top of page

Gezegenlerden geçerken;

  • Yazarın fotoğrafı: oyaella
    oyaella
  • 14 Haz 2021
  • 2 dakikada okunur

ree

"Her kıvılcım tek ışık kaynağından çıkar ve en saf parlaklığa sahiptir-der eski efsaneler. Ne zaman bir İnsan dünyaya gelse, bir kıvılcım düşmeye başlar. Önce dış uzayın karanlığından geçer, sonra galaksilerden ve sonunda, buraya, Dünya'ya düşmeden önce, zavallı şey gezegenlerin yörüngelerine çarpar. O kararıp kaybolurken her bir kıvılcımı, bazı Özelliklerle kirletir.


Önce Plüton bu kozmik deney için çerçeveyi çizer ve temel prensiplerini ortaya koyar-yaşam, ölümün izlediği geçici bir olaydır, çıkış yolu yoktur. Yaşam aşırı zorlayıcı bir tür parkurdur. Bundan böyle yapacağın her şey, her düşünce ve her eylem tek tek sayılır; ancak sonradan cezalandırılmak ödüllendirilmek için değil, zira dünyayı veya bunlar meydan getirirler. İşleyiş de böyledir.

Düşmeye devam ettikçe, kıvılcım Neptün'ün kuşaklarını geçer ve onun sisli buharlarında kaybolur. Teselli olarak Neptün, ona her türlü illüzyonu sağlar, toplu çıkışın uykulu bir anısı, uçmayla ilgili rüyalar, fantezi, narkotik ve kitaplar.

Uranüs, onu isyan yeteneğiyle donatır, bundan sonra artık bu kıvılcımın nereden geldiğinin anısının kanıtı olacaktır. Kıvılcım, Satürn'ün halkalarını geçerken, onu altta bekleyenin bir hapishane olduğu açıkça görülür. Bir çalışma kampi, bir hastane, kurallar ve formlar, hasta bir beden, ölümcül hastalık, sevilen birinin ölümü. Ancak Jüpiter onu teselli eder, itibar ve iyimserlik bahşeder, mükemmel bir armağan: Her-şey-iyi-olacak. Mars, muhakkak kullanılacak olan güç ve saldırganlığı ekler. Uçarak Güneş'i geçtiğinde körleşir; artık önceki, geniş kapsamlı bilincinden kalan, geridekilerden ayrılmış, küçük, kavruk bir Ben'dir ve öyle de kalacaktır. Şöyle hayal ediyorum: Küçük bir gövde, kanatları koparılmış, sakat bir varlık, zalim çocukların işkence ettiği bir Sinek; kim bilir, Kasvet içinde nasıl yaşayacak. Tanrıçalara şükür, Düşüş yolun da şimdi Venüs var. Kıvılcım, ondan, onu ve diğerlerini kurtarabilecek tek şey olan aşkı, en saf sevgi armağanı alır, Venüs'ün armağanları sayesinde birleşip birbirlerini destekleyebilirler. Düşüşten hemen önce, hipnotize olmuş bir Tavşanı andıran, ancak kendi ekseninde dönmeyen, fakat hızla hareket ederek Güneş'e bakan, küçük ve garip bir gezegene yakalanır. Bu, ona dili, konuşma yeteneğini veren Merkür'dür. Ay'ın yanından geçerken ruh gibi elle tutulamayan bir alır. Ancak ondan sonra Dünya'ya düşer ve hemen beden giysisini giyer. İnsan, hayvan veya sebze.

İşte aynen böyle olur."


Bu muhteşem kitapla tanışmanız dileğiyle..

Olga Tokarczuk; 'Sür pulluğunu ölülerin kemikleri üzerinde' adlı romanından alıntıdır. (sf.243, çev. Neşe Taluy Yüce; Timaş Yayınları)
 
 
 

Yorumlar


Yazı: Blog2_Post
  • Facebook
  • Instagram

©2021, oyaella tarafından Wix.com ile kurulmuştur.
Tüm hakları saklıdır.

bottom of page